Diyarbakır, Mezopotamya bölgesinde eski
çağlardan itibaren varlığını sürdüren önemli şehirlerden birisidir. Şehir,
geniş bölgeleri birbirine bağlayan ana yolların kavşağında yer almaktadır. Bu
nedenle ilk çağlardan itibaren birtakım kavimlerin ve devletlerin ilgisini
çekmiş; birçok defa el değiştirip değişik uygarlıkların kurulmasına zemin
hazırlamıştır. İlk çağlardan itibaren Hurriler, Mitanniler, Asurlular,
İskitler, Medler, Persler, Selevkoslar, Urartular, Romalılar, Bizanslar ve
Sasaniler bölgeyi ele geçirerek burada askeri, siyasi ve ekonomik bakımdan
hâkimiyet tesis etmeye çalışmışlardır. Diyarbakır, İslam öncesinde dönemin iki
büyük gücü olan Bizans ve Sasani arasında sürekli el değiştirmiş ve uzun bir
süre bir iki devletin mücadele alanı olmuştur. Tarih boyunca birçok millete ev
sahipliği yapan bu kadim şehir, İslam tarihinde de önemli bir yere sahiptir.
Hz. Ömer’in halifeliği döneminde İslam idaresi altına giren Diyarbakır’da
Emeviler, Abbasiler, Mervaniler, Selçuklular, Artuklular, Eyyubiler,
Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar hâkim olmuşlardır.
Tarihi kaynaklar incelendiğinde açıkça
görüldüğü üzere Çermik, çok uzun bir zamandan beri yerleşim yeridir. Tarihi
kaynaklarda “Aberna” olarak da geçen şehir, gerek İslam öncesi dönemde gerekse
İslam fetihlerinden sonra da istikrarlı bir yerleşim merkezi olmuştur. Çermik
ve çevresindeki gerek kültürel mirasa dair bulgular ve izler, bölgenin uygarlık
tarihi açısından antik ve gizemli bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Paleolotik döneme ait olduğu düşünülen Sinek Çayı Mağaraları’ndaki kabartmalar
ve resimler buna işaret etmektedir. Çermik ve çevresinin kaderi büyük ölçüde
Diyarbakır ve Harput’un kaderi ile ilişkili olmuştur. Bu nedenle Diyarbakır ve
Harput’a egemen olan güçler Çermik ve çevresine de hâkim olmuşladır.
Diyarbakır’ın fethinden bir yıl sonra 1516 yılında Osmanlı idaresine giren
Çermik, Yurtluk-Ocaklık statüsünde idare edilmiştir. Şehrin ve bölgenin Safevi
idaresinden alınmasında katkısı olan beyler XIX. Yüzyılın ikinci yarısına kadar
şehrin ve çevresinin yönetiminde etkili olmuştur. II. Mahmut döneminde
benimsenen merkezileşme kapsamında müdürler/kaymakamlar atanmak suretiyle idare
edilmiştir. Çermik şehri; Çukur, Kale, Tepe ve Saray olmak üzere dört
mahalleden meydana geliyordu. Kaza merkezinde Müslümanların yanı sıra
Hıristiyanlar ve Yahudiler yaşamakta idi. XIX. yüzyılın ortalarında birçok
nahiye ve 70 civarında köy ve mezradan oluşuyordu. Köylerin kahir ekseriyeti
Müslümanlardan meydana gelmekle birlikle çok az sayıda Ermeni’nin birkaç
yerleşim merkezinde olduğu kayıtlara yansımaktadır.
Günümüzde Çermik, genellikle kaplıcası
ile bilinir. İlçenin adı sıcak/ılık anlamına gelen “germ”
kelimesinden gelmektedir. Sıcaklık derecesi ve bir takım özellikleri nedeniyle
Çermik kaplıcası tedavi edici bir özelliğe sahiptir. Bu nedenle asırlardır
sadece yakın çevreden değil uzak yerlerden de buraya tedavi olmak amacıyla
insanların geldiğini söylemek mümkündür. Şehir, Roma döneminden kalan kale
kalıntıları, Haburman Köprüsü, Ulu Cami, Şah Ali Bey Cami, Çeteci Abdullah Paşa
Medresesi, Beyler Sarayı, Sinagog, peribacalarını andıran Gelincik Dağı gibi önemli
tarihi ve turistik değerlere sahiptir. Ortaçağ’ın başlarından beri kaplıcaları
ile tanınan şehir, önemli bir tedavi merkezi olmuştur. XVII. yüzyılda uzun süre
Diyarbakır valiliği yapan Çeteci Abdullah Paşa, bölgenin bilinen en önemli
tarihi şahsiyetlerinden birisidir. Bunun yanı sıra kökeni Çermikli olan
sosyolog ve düşünce adamı Ziya Gökalp de şehrin bilinen meşhurlarının başında
gelmektedir. Bu sempozyumda, insan-mekân-tarih bağlamında Çermik ve çevresinin
başlangıçtan günümüze kadar tüm disiplinler açısından ele alınması
amaçlanmıştır. Sempozyuma sunacak özgün ve nitelikli çalışmalarla
Çermik ve çevresinin tarihsel süreç içerisindeki konumu, sahip olduğu
dinamikler tespit edilerek şehrin geleceğinin inşasına katkı sunulması
amaçlanmaktadır.
Sempozyumun Amacı ve Kapsamı
Uluslararası Çermik Sempozyumu,
Mezopotamya'nın kadim yerleşim merkezlerinden biri olan Çermik’in tarihsel,
toplumsal ve ekonomik gelişimini çok boyutlu bir perspektifle ele almayı
amaçlamaktadır. Bu sempozyum, tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini
taşıyan, ticaret yollarının kavşağında yer alan, Osmanlı döneminde
Yurtluk-Ocaklık statüsünde yönetilen ve şifalı kaplıcalarıyla bilinen Çermik’in
zengin kültürel mirasını ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtmayı
hedeflemektedir.
Sempozyumda,
Çermik’in Paleolitik dönemden günümüze kadar süregelen tarihsel süreci,
arkeolojik buluntular, Osmanlı arşiv belgeleri ve yerel halkın hafızası
üzerinden yeniden değerlendirilecektir. Ayrıca, bölgenin sosyal yapısı,
ekonomik faaliyetleri, ticaret ağları ve çok kültürlü dokusu bilimsel
çalışmalara konu edilecektir. Sempozyum kapsamında yapılacak sunumlar ve
tartışmalar ile Çermik’in tarihsel mirası, ekonomik potansiyeli ve toplumsal
dinamikleri derinlemesine incelenecektir.
Bu bağlamda sempozyumun üç ana amacı
bulunmaktadır:
1. Tarihsel Süreçlerin
Yeniden İnşası: Çermik’in
tarihsel serüveni, arkeolojik buluntular ve arşiv belgeleri üzerinden bilimsel
bir bakış açısıyla yeniden inşa edilecektir.
2. Toplumsal ve Ekonomik
Dinamiklerin Değerlendirilmesi: Bölgedeki
sosyal yapı, yerleşim modelleri, ticari ağlar ve kaplıcaların ekonomik katkısı
üzerinde durulacaktır.
3. Kültürel Mirasın Korunması
ve Geleceğe Aktarılması: Çermik’in
sahip olduğu kültürel mirasın korunması, tanıtılması ve gelecek nesillere
aktarılması konusunda akademik ve yerel iş birliği sağlanacaktır.
Sempozyum,
uluslararası düzeyde akademisyenler, araştırmacılar, tarihçiler ve arkeologları
bir araya getirerek disiplinler arası bir bakış açısı geliştirmeyi ve Çermik’in
tarihsel kimliğini gün yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir. Bu çalışmalar bölgenin
turizm potansiyelini artıracak, tarihi mirasının korunmasına katkıda bulunacak
ve yerel ekonominin güçlenmesine zemin hazırlayacaktır.
Bu sempozyumda, insan-mekân-tarih
bağlamında Çermik ve çevresinin tarihsel, toplumsal ve ekonomik gelişimi tüm
yönleriyle ele alınacaktır. Sunulacak özgün ve nitelikli çalışmalarla,
Çermik’in tarihsel süreç içerisindeki konumu, sahip olduğu dinamikler tespit
edilerek şehrin geleceğine yönelik bir perspektif sunulması amaçlanmaktadır.