Merkezimiz tarafından, "61.Kütüphane Haftası kapsamında Akıllı Uygulamalar için Üretken yapay zeka ve Kütüphaneler" etkinliği gerçekleştirildi.
61. Kütüphane Haftası kapsamında Dicle Üniversitesi’nde Geleceğe Açılan Kapı: Üretken Yapay Zekâ ve Üreten Kütüphaneler
15 Nisan 2025 Salı günü, Dicle Üniversitesi’nin kalbi, dijital çağın derin yankılarını taşıyan bir etkinlikle atmaya başladı. Saatler 10.00’u gösterdiğinde, Kongre Merkezi Celal Güzelses Salonu’nda bir araya gelen akademisyenler, öğrenciler ve davetliler, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile güne anlam kattı.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytaç Coşkun’dan Vizyon Mesajı
Etkinliğe, Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytaç Coşkun da katıldı. Açılış konuşmasında, üniversite olarak teknolojiyi bilgi üretiminde bir kaldıraç olarak gördüklerini belirtti. “Geleceğe yön verecek olan gençlerimizdir; bizler onlara sadece yol gösteriyoruz,” öğrencilerin bu tür yenilikçi teknolojilerle buluşmasının önemine dikkat çekti. Bilginin dijitalleşen dünyada daha da kritik bir hâle geldiğini vurgulayarak, yapay zekânın eğitime entegrasyonunun üniversitenin öncelikli hedeflerinden biri olduğunu ifade etti.
Programın Bilimsel Zirvesi: Prof. Dr. İbrahim Türkoğlu
Programın en dikkat çekici bölümü, Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Yazılım Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Türkoğlu’nun konuşmasıydı. “Akıllı Uygulamalar için Üretken Yapay Zekâ ve Kütüphaneler” başlıklı sunumunda Türkoğlu, katılımcıları tarihin derinliklerinden geleceğin ufkuna uzanan bir bilgi yolculuğuna çıkardı.
Zamanın Ötesinden Gelen Bir Zekâ: Cezerî'nin İzinde
Prof. Dr. Türkoğlu, sunumuna zamanın tozlu sayfalarına uzanarak başladı. 13. yüzyılda, Dicle Nehri kıyısında, Artuklu Sarayı'nda bilimle yoğrulan bir dehanın izini sürdü: El-Cezerî. Su saatlerinden karmaşık otomatlara kadar pek çok icadıyla insanlığa ışık tutan bu bilge, yalnızca makineler üretmedi; aynı zamanda düşünceyi mekanikleştirdi. Cezerî’nin Hevsel Bahçeleri’ni sulamak için tasarladığı makineler, bir nehrin verimliliğini bilginin üretkenliğiyle birleştiriyordu. İşte yapay zekânın tohumları, belki de ilk kez o zamanlarda, bu topraklarda serpildi.
İnsan Zihninin Gölgeleri: Yapay Zekânın Temeli
Ardından Türkoğlu, katılımcıları insan beyninin derinliklerine davet etti. 1.3 kilogramlık bu biyolojik mucizenin içinde yaklaşık 100 milyar nöronun ördüğü sonsuz bağlantılar ağını tarif etti. “İnsan beyni dipsiz bir kuyudur,” dedi ve ekledi: “Yapay zekâ da bu dipsizliği taklit etme çabasıdır.” Ancak, klasik bilgisayarlar yalnızca önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde işlem yaparken, üretken yapay zekâ farklıdır: O, öğrenir, sentezler ve yeniyi üretir. Toplama ve çarpmaların ötesinde, anlam inşa eder.
Verinin Şiiri: Zekâyı Besleyen Bilgi
Türkoğlu’nun ifadesiyle, üretken yapay zekânın yakıtı veridir. Ne kadar çeşitli, ne kadar nitelikli veriyle beslenirse, o kadar derin ve yaratıcı olur. “Defaten, tekrar tekrar yaparak öğreniriz,” dedi, “Yapay zekâ da aynı yolu izler. Fakat fark şuradadır: Bizim merakımız vardır, onun ise verisi.” Yapay zekâyı akıllı kılan yalnızca algoritmalar değil; veriyi okuyabilme, analiz edebilme ve ona anlam yükleyebilme becerisidir. Bu anlamlandırma süreci, onu bir teknolojiden çok daha fazlası hâline getirir: Adeta bir düşünme biçimine dönüştürür.
Kütüphaneler: Sessiz Devrimin Merkezleri
Peki bu teknoloji kütüphaneleri nasıl dönüştürüyor? Türkoğlu, bu soruya İstanbul’daki Rami Kütüphanesi’ni örnek göstererek yanıt verdi. Burada uygulanan akıllı sistemlerin, okuyucuların ilgilerini analiz ederek içerik önerdiğini, kitapların yerleşimini optimize ettiğini ve hatta kaynaklara ulaşımı kişiselleştirdiğini anlattı.
Kütüphaneler artık sadece kitap saklayan değil, bilgi üreten ve yönlendiren merkezler hâline gelmekte. Üretken yapay zekâ ile donatılmış kütüphaneler, okuyucunun yolunu aydınlatan dijital fenerlere dönüşüyor.
Bir Yarışma, Bir Umut
Saat 11.30’a geldiğinde salon, genç kalemlerin heyecanıyla doldu. “Üreten Kütüphaneler” konulu kompozisyon yarışmasının ödül töreni gerçekleştirildi. Dicle Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı ile Merkezimiz tarafından düzenlenen yarışmaya 12 öğrenci katıldı. Değerlendirme sonucunda ilk üçe giren öğrenciler şöyle açıklandı:
1. Büşra Alaskan – Sosyal Bilimler Enstitüsü
2. Kajin Boşatlı – Eğitim Bilimleri Enstitüsü
3. Nihan Gözmek – Tarih Bölümü
Kazanan öğrencilere ödülleri takdim edilirken, salonu alkışlar doldurdu. Genç beyinlerin bilgiye olan tutkusunu simgeleyen bu yarışma, kütüphanelerin sadece bilgiye ulaşma değil, bilgi üretme alanı olduğunun bir diğer göstergesiydi.
Soru-Cevap Bölümüyle Zihinsel Derinleşme
Sunumun ardından gerçekleştirilen soru-cevap bölümünde katılımcılar, üretken yapay zekânın eğitime entegrasyonu, etik sorumluluklar ve akademik dünyadaki kullanım alanlarıyla ilgili sorular yöneltti. Prof. Dr. Türkoğlu, yapay zekânın artık sadece bir araç değil, her disiplinde yaratıcı düşünceyi destekleyen bir partner olduğunu vurguladı. Özellikle öğrencileri bu teknolojiyi denemeye, araştırmaya ve üretmeye teşvik etti.
Bilgiyle Geleceğe
Bu anlamlı gün, Dicle Üniversitesi'nin tarih, teknoloji ve insanlığın ortak geleceği olan bilgiye verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Cezerî’nin hayaliyle, bugünün algoritmalarını bir araya getiren bu buluşma, yalnızca bir etkinlik değil, bir vizyondu: Bilginin, zekânın ve insan ruhunun geleceğe birlikte yürüdüğü bir vizyon.