Eğil Kalesi Arkeolojik Çalışmaları

Prof.Dr. Vecihi ÖZKAYA ve Ekibinin Çalışması


Güneydoğu Anadolu Bölgesi, doğal dokusu, çevre koşulları, doğal zenginlikleriyle geçmişten günümüze, yerleşim için tercih edilen alanların başında gelmiş ve evrensel kültürün çekirdeğini oluşturan birçok uygarlığa yurtluk etmiştir. Bölge, bu özelliğini jeolojik yapısı, torak, su ve iklim gibi doğal koşullarına borçludur. Dicle ve Fırat’ın sularıyla hayat bulan ve her türlü yerleşim etkinliğine cevap verebilecek özelliklere sahip olan bu coğrafya, diğer bir ifadeyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, söz konusu karakteriyle binlerce yıla taşan köklü uygarlıkların da hamisi olmuştur. Bölgenin, Dicle ile anlam kazanan konumu ile Diyarbakır’ın her biri kendi kapsamında zengin kültürel kalıntılar içeren ilçelerinden birisi de özellikle inanç değerleri bakımından ayrı bir öneme sahip olan Eğil’dir.

Tarihsel çağlarda, Eğil’in de içinde bulunduğu bölge Sophene olarak ifade edilmektedir. Sophene bölgesi, Tunceli'nin güneyinden başlayarak., Eğil'i de içine alacak şekilde, idari bir anlam taşıyacak biçimde kullanılmıştır. Yapılan sınırlı sayıdaki araştırmalardan derlenen bilgiler ışığında, Diyarbakır genelinde olduğu gibi, Eğil’in de, M.Ö.3500-1260 yılları arasında Subarrular, Hurriler, MitanniIer'in egemenliğinde kaldığı; M.Ö.1260-606 yılları arasında Asurlar ve Urartular’ın egemenliğine geçtiği; Eğil Kalesi’nin de bu dönemlerde yapıldığı kabul görür.

Eğil bölgesi kaynaklarda, İngilen veya İngilene; Eğil şehir merkezinin ise; Angel, Angl, lggel, Aggel Aggilene, Encil, Gel, Agel biçiminde geçtiği belirlenebilmektedir. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde "Gel" biçiminde geçmektedir ki, bu isim günümüzde halen kullanılmaktadır. Şeref Han'ın, Şerefname adlı eserinde Eğil, “eğik bir kemer üzerine kurulmuş sağlam bir kaledir ve o kadar yüksektir ki, ona bakan herkese korku ve vehim hakim olur” şeklinde tanımlanır.

Diyarbakır siyasi tarihiyle bağlantılı bir seyir izleyen Eğil, 297 yılında Romalılar, 661-750 yıllan arasında Ermeniler, 750-869 yılları arasında Abbasiler, 908'de Bizanslılar, 1085-1093 yılları arasında, Büyük Selçuklular, 1157-1169 arasında Nisanoğulları, 1394- 1401 arasında Timur, 1401-1507 arasında Akkoyunlular, 1507-1515 arasında Safeviler ve 1515'tede Osmanlılar’ın eline geçmiştir.

Eğil, 1860 yılında Palu'ya bağlı bir nahiye, 1866'da ise Mamuretü-1 Aziz (Elazığ) vilayetine bağlıdır. 1871 tarihli salnamede, Diyarbakır ilinin idari teşkilatında Maden ilçesinin bucakları arasında yer alan Eğil, daha sonra, Diyarbakır'ın merkez nahiyelerinden biri olmuştur. Son olarak 1987 yılında Eğil, Diyarbakır'ın 12. ilçesi olmuştur.

Yaklaşık üç bin yıllık tarihi geçmişiyle Dicle Baraj Gölü’nün kenarına konumlanmış Diyarbakır’a bağlı Eğil ilçesi, doğası, kültürel geçmişi, topraklarında medfun peygamber kabirleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin önemli kültür merkezlerinden birisi durumundadır. İlçeye hâkim bir tepe üzerinde yer alan, yeraltı döşemleri, gizli geçitleri ve korunmuş duvarlarıyla Eğil Kalesi ve çevresindeki çok yönlü ve çeşitli yapılanma örnekleri, bölge genelinde Anadolu kültür tarihinin bütün özelliklerini barındırmaktadır. Özellikle peygamber kabirleri ile tanınan ilçe, kapsamında Türk-İslam mimarisinin bölgesel örneklerini de barındırmaktadır. Anılan özellikleriyle doğa, arkeoloji, tarih ve inanç abidelerine sahip ilçe, aynı zamanda zengin bir turizm potansiyeline de sahiptir. İnsan, zaman ve doğa tahribatı nedeniyle her geçen gün tahrip olan, başta Eğil Kalesi olmak üzere, ilçe merkezinde bulunan arkeolojik, tarihi ve dini kalıntılarının ivedilikle belirlenmesi, ortaya çıkarılması, belgelenmesi, korunması ve yaşatılması amacıyla, ilçede arkeolojik kazılar başlatılmıştır.

Hedeflenen amaçlar doğrultusunda yapılacak çalışmaların bölge özelinde ülkemizin tarihi geçmişine önemli katkılar sağlayacağı açıktır. Bütün bu çalışmaların öncelikli bilimsel hedefleri yanında, hiç kuşkusuz, en az bunun kadar önemli diğer bir önemi ise ekonomik boyutudur. Var olan, keşfedilerek ortaya çıkarılan ve tanıtılan kültür varlıkları ve özellikle mimarlık eserleri ile ilçenin, tarih, kültür, inanç değerleri ön plana çıkarılacak; Eğil’in potansiyel turizm girdilerinde artış sağlanması için idari, mahalli ve sivil örgütlenmelerle iş birliği yoluna gidilecektir.


ARCHAEOLOGICAL EXCAVATIONS AT EĞIL FORTRESS

Due to the favorable natural settings, attractive environmental conditions and rich natural resources since the ancient time Southeast Anatolia has been one of the most preferred regions for human settlement and home to many civilizations, which shaped the core of universal culture in the world. The region owes this specialty mainly to its favorable natural conditions including geological resources, soil, water and climatic comfort. The Tigris and the Euphrates provided the life with their invaluable water resource and supported all kinds of settlement activities in the region. Consequently, through time Southeast Anatolia has been the patron of various deeply-rooted civilizations, many of which flourished for thousands of years. In addition of the importance of the association with the Tigris, each district in the Diyarbakır province hosts rich cultural heritage in its own cultural context. In this regard, Eğil district in Diyarbakır has a special importance, especially in terms of faiths and belief.

The geographical region in which the present-day Eğil is located has been mentioned as Sophene in ancient time. Starting from the south of present-day Tunceli and including Eğil, the Sophene region was the name of an administrative zone. In the light of the information from a very limited number of researches it can be argued that Eğil — similar to the general picture for rest of Diyarbakır — was under the rule of the Subarians, the Hurrians and the Mitannians between 3500-1260 BC. The Assyrians and Urartians dominated the region between 1260 and 606 BC; and is accepted that Eğil fortress was built during these periods.

In the historical sources Eğil region was mentioned as “Ingilen or Ingilene; while Eğil city center was mentioned as Angel, Angl, lggel, Aggel Aggilene, Encil, Gel or Agel. In Evliya Çelebi’s Seyahatname it was mentioned as “Gel”, which is still used today. In Şeref Han’s Şerefname, Eğil was described with these words: “it is a strong fortress built on a slanted arch and so high that fear and delusion prevail over all who look at it”.

Following the same course of the political history of Diyarbakir, Eğil was governed by the Romans in 297 AD, the Armenians between 661 and 750 AD, the Abbasids between 750 and 869 AD, the Byzantines in 908 AD, the Great Seljuks between 1085 and 1093, the Nisanoğuls between 1157 and 1169 AD, the Timurids between 1394 and 1401 AD, the Aq Qoyunlu between 1401 and 1507 AD, the Safavids between 1507 and 1515, and came under the Ottoman rule in 1515 AD.

Eğil was a sub-district of Palu in 1860 and a sub-province of Mamuretü-1 Aziz (Elazığ) in 1866. In the yearbook of 1871 Eğil was recorded among the sub-districts of the mining district in the administrative zone of the Diyarbakır province, but later it became one of the central townships of Diyarbakır. With the latest administrative change in 1987 Eğil became the 12th district of Diyarbakır.

Located by the Tigris (Dicle) Dam Lake, with approximately three thousand years of history, spectacular natural beauty, rich cultural heritage and the tombs of the prophets, the Eğil district of Diyarbakır stands one of the most important cultural attractions in Southeast Anatolia. The Eğil fortress is located on a hill overlooking the district. With its underground floors, secret passages, the surviving fortification walls, and the versatile and diverse architectural remains around Eğil fortress all feature Anatolian cultural history in the region. Especially widely known for the tombs of the prophets, Eğil district also includes regional examples of Turk-Islamic architecture. Because of these aforementioned features of spectacular natural beauties, archeological remains, historical background and very important faith-related landmarks, Eğil district also has significant tourism potentials. Archaeological excavations in Eğil district center, in particular at the Eğil fortress, have been initiated in order to promptly identify, excavate, document, protect and preserve the archaeological, historical and religious landmarks — which are being destroyed day by day due to the damaging human actions, time and natural forces.

It is obvious that the excavations and preservation activities to be carried out in scopes of the target objectives will bring significant contributions to the history of the region, and in particular of our country. In addition to the primary concern of scientific research, the economic dimension also undoubtedly stands to be another vital issue for all these abovementioned works. With the support of existing, newly discovered and preserved cultural assets, archaeological and architectural remains, the historical, cultural and religious values of the district will be brought to the fore. Collaboration with administrative, local and civil organizations will also be pursued, in particular to increase the potential of sustainable tourism inputs in Eğil district. 



Eğil Kalesi genel görünüm- General view from Eğil Castle




Eğil Kral Mezarları- Royal Tombs




Eğil Kaya Kilisesi-Eğil Rock-cut Church




Eğil Kalesi Kaya Mezarları- Rock-cut tombs




 Eğil Kalesi Asur kabartması-Assyrian Relief