İnsanlar
tarihin başlangıcından beri yaşamları için yüzeysel ve yeraltı sularını
toplama, biriktirme, dağıtma ve sellerden korunma konusunda su ile
ilgilenmişler, suyu kullanma ve kontrol altına alma, suyun her türlü
özelliklerini tanımaya, hareketini yöneten kuramları belirlemeye,
oluşturabileceği tehlikeleri belirlemeye, önlemeye ve sudan en iyi şekilde
yararlanmaya çalışmışlardır. Özellikle yüzeysel ve yeraltı sularının miktar ve kalitesini
ölçmek için çeşitli teoriler geliştirilmiş ve su bilimi kurulmuştur.
Su
bilimi veya Hidroloji yeryüzünde, yeraltında ve atmosferde
suyun çevrimini, dağılımını, fiziksel ve kimyasal özelliklerini, çevre ve
canlılarla karşılıklı ilişkilerini inceleyen disiplinler arası bir niteliği
olan temel ve uygulamalı bir bilimdir. Bu tanımıyla hidroloji çevre,
sağlık, gıda ve enerji başta olmak üzere diğer birçok bilimin alanına da
girmektedir.
Son
yıllarda küresel iklim değişikliği nedeniyle dünyanın değişik bölgelerinde
kuraklık ve taşkın gibi ekstrem olaylar meydana gelmektedir. Başka bir ifade
ile küresel boyuttaki iklim değişikliği sudan yararlanmayı güçleştirmekle
kalmamakta aynı zamanda zararlarından korunmayı da güçleştirmektedir. İklim
değişikliğine paralel olarak sıkça görülmeye başlanan kuraklık, sel ve
taşkınlar, fırtınalar ve tsunamiler, büyük ölçüde can ve mal kaybına sebep
olmaktadır.
Ülkemizin
nüfusu gittikçe artmaktadır. Bilinenin aksine ülkemiz su zengini bir ülke değil
ve kişi başına düşen su miktarı nüfusun artmasına bağlı olarak düşmektedir.
Hali hazırda kişi başına düşen su miktarı, kaynaktan kaynağa değişmekle
birlikte 1120 ila 1519 m3/yıl olduğu bilinmektedir. DSİ kaynaklarına
göre Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında
1 652 m3, 2009 yılında 1 544 m3, 2020 yılında ise 1 346 m3
olmuştur. Türkiye, kişi başına kullanılabilir su potansiyeline bakıldığında, su
baskısı yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır.
Öte
taraftan ülkemizin en büyük havzası olan Fırat-Dicle havzası bölgemizde yer
almaktadır. Yıllık akımları Fırat alt havzasının 31.61 ve Dicle alt havzasının
21.33, toplamı ise 52.94 Milyar m3/yıl’dır.
Fırat-Dicle havzası bu kapasitesi ile ülkemizin 186.05 Milyar m3
olan yıllık yüzeysel akışının %28.45’ni oluşturmaktadır. Diğer taraftan Üniversitemiz
adını Dicle, Fırat Üniversitesi ise adını Fırat alt havzasından almaktadır. Harran
Üniversitesi, adını ülkemizin sulu tarımın yapıldığı en büyük ovalarından bir
olan Harran ovasından almaktadır. Bu nedenle bölge üniversitelerimizin su
bilimlerine ve uygulamalarına kayıtsız kalması mümkün değildir. Bu anlayıştan
hareketle Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü
yürütücülüğünde bölge üniversitelerimizin katılımı ile “Su Bilimleri ve
Uygulamaları Çalıştayının düzenlenmesi uygun görülmüştür. 06.08.2021 Cuma günü
Dicle Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde yüz yüze gerçekleştirilmesi
planlanan çalıştaya bölge üniversitelerimizin de büyük ilgi göstereceğine ve
çok faydalı ve hayırlı neticeler doğuracağına olan kanaatimiz tamdır.
Çalıştay’ın beklenen ilgiyi görmesi halinde kurumsal hale getirilerek
çalıştayın sonunda karar verilmek üzere belli bir periyot ile tekrarlanması
düşünülmektedir.
DÜZENLEME KURULU